Mahfi Eğilmez'den Kritik Uyarı: Rezervler Neden Eriyor?
Ekonomi

Mahfi Eğilmez'den Kritik Uyarı: Rezervler Neden Eriyor?


03 May 20255 dk okuma40 görüntülenmeSon güncelleme: 06 September 2025

Ekonomist Mahfi Eğilmez, son yazısında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) rezervlerindeki hızlı erimeyi ve bu duruma karşı alınan önlemleri değerlendirdi. Eğilmez, siyasi belirsizliklerin dövize kaçışı hızlandırdığını ve mevcut önlemlerin yapısal çözümlerden uzak olduğunu vurguladı.

Rezervlerdeki Hızlı Erime: Nedenleri ve Sonuçları

Eğilmez, 2021'de başlayan faiz indirimleri ve sonrasında uygulanan rasyonel politikaların ardından yaşanan iyileşmenin, 19 Mart'tan sonra bozulduğunu belirtiyor. İktisatçıya göre, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diploması tartışmaları, gözaltılar, tutuklamalar ve protestolar gibi siyasi gelişmeler, zaten kırılgan olan ekonomik ve sosyal istikrarı daha da zedeledi. Bu durum, belirsizlikleri ve riskleri artırarak dövize olan talebi tetikledi.

Eğilmez, 5 yıllık CDS priminin 17 Nisan'da 251 seviyesindeyken, günümüzde 338'e yükselmesinin risk artışının en somut kanıtı olduğunu ifade ediyor. Bu gelişmeler, Türk Lirası mevduat ve tahvillerdeki yüksek faize güvenerek gelen yabancı yatırımcıların (sıcak para) dövizlerini alıp gitmesine ve yerli yatırımcıların da Türk Lirasından dövize yönelmesine neden oldu. Sonuç olarak, TCMB'nin faiz artırımları ve döviz kurlarına müdahalelerle sağladığı rezervler erimeye başladı.

Eğilmez, yazısında şu ifadelere yer veriyor: "İmamoğlu’nun diploması meselesinden başlayarak devam eden gözaltılar, tutuklamalar ve bunları izleyerek ortaya çıkan protestolar, boykotlar ülkede zaten yitirilmiş bulunan ekonomik ve sosyal istikrara siyasal istikrarın kayboluşunu da ekleyince belirsizlikler ve riskler hızla yükseldi. Risk artışının en objektif ölçüsü olan 5 yıllık CDS priminin, bu saydığımız olaylar öncesinde (17 Nisan 2025’te) 251 iken bugün 338 düzeyinde olması bu risk artışının en temel kanıtı olarak karşımızda duruyor."

TCMB'nin Aldığı Önlemler Yeterli mi?

Olumsuz gidişatı durdurmak amacıyla TCMB, bir dizi makro ihtiyati düzenleme yapmak zorunda kaldı. Bu önlemler şunları içeriyor:

  • Yabancı para mevduat için zorunlu karşılık oranları yükseltildi.
  • Bankalarda tüzel kişilere ait TL mevduatın payını artırma zorunluluğu getirildi.
  • TL mevduattaki zorunlu karşılıklar için bankalara telafi ödemesi yapılması kararlaştırıldı.
  • İhracat bedellerinin TCMB'ye satış oranı Temmuz 2025'e kadar yüzde 35'e yükseltildi.
  • Firmaların ihracat bedellerini TL'ye döndürmeleri karşılığında destek verilmesi kararlaştırıldı.

Ancak Eğilmez'e göre, bu önlemler dövize kaçışı durdurmak için yeterli değil. İktisatçı, Türkiye'nin hızla bozulan ekonomisini toparlayabilmesi için siyasal sistemini yeniden güçler ayrımına dayalı demokrasiye ve hukuk sistemini tarafsız ve bağımsız bir yapıya dönüştürmesi gerektiğini vurguluyor.

Eğilmez, "Ne var ki bu artık yalnızca ekonomik kararlarla, para politikası uygulamalarıyla olabilecek gibi görünmüyor. Türkiye, hızla bozulmakta olan ekonomiyi toparlayabilmek için siyasal sistemini yeniden güçler ayrımına dayalı demokrasiye ve hukuk sistemini tam anlamıyla tarafsız ve bağımsız bir sisteme döndürmek zorunda," ifadelerini kullanıyor.

Çözüm: Siyasi ve Hukuki Reformlar

Mahfi Eğilmez'in analizi, Türkiye'nin ekonomik sorunlarının sadece ekonomik önlemlerle çözülemeyeceğini gösteriyor. Siyasi belirsizliklerin ve hukuk sistemine olan güvensizliğin dövize kaçışı tetiklediği ve rezervleri erittiği açıkça görülüyor. Bu nedenle, Türkiye'nin ekonomik istikrarı yeniden sağlayabilmesi için öncelikle siyasi ve hukuki reformlara odaklanması gerekiyor. Güçler ayrımına dayalı bir demokrasi ve bağımsız bir hukuk sistemi, yatırımcı güvenini artırarak döviz girişini teşvik edebilir ve rezervlerin yeniden toparlanmasına yardımcı olabilir. Aksi takdirde, alınan ekonomik önlemlerin kalıcı bir çözüm sunması mümkün görünmüyor.